16 Nisan 2015 Perşembe

Merhaba. Benim adım İrem ve ben bir analitiğim!





Analitik insanların belli özellikleri vardır. 
  • Düzenlidirler. 
  • Mükemmeli arar, sonuçlardan kolay kolay tatmin olmazlar. 
  • Kuralcıdırlar, her şey için bir standartları vardır. 
  • Tedbir almayı sever, önceden olabilecek olumsuzluklar için hazırlanırlar. 
  • Ve aynen burada yaptığım gibi alt alta maddelerden, listelerden hoşlanırlar:))
Bu terapi grubu girizgahım zaten durumu özetlemiştir. Evet düzenliyim. Evde her şey için bir kutu edinmeyi severim. Pil kutusu, çorap kutusu, fonksiyonlarına göre ayrılmış kırtasiye kutusu... Bir sürü 'bu iş böyle yapılır' ım vardır. Tedbirli olma sevdam yüzünden, bavul hazırlamak saatlerimi alır. Üşürsem, terlersem, üstüme bir şey dökersem diye diye küçük bavulla bir yere gidemem bir türlü. Ha bir de şu filmlerde anında bavula iki-üç parça bir şey atıp, evden çekip gidenler vardır ya, onlara hep özenirim:) Gramlı tarifler en sevdiğimdir. Bilirim içine ne kadar ne koyacağımı; ne çıkacağını da bilirim. 

Bu kurabiyeler ise ezber bozar nitelikte. Sevgili Merih Teyzem vermişti tarifini. Güney de sevdiğinden, bizim evde en çok yapılan kurabiyelerden biridir o günden beri. Fazla yapar, buzluğa atarım ne zaman istesek yiyelim diye. Hamuru sizi uğraştırmaz, 'cırt' diye tutar. Şekli zaten ismiyle müstesna. Hamurdan istediğiniz büyüklükte koparıp, olduğu gibi tepsiye dizmek yeterli. Olduğu gibi, nasıl koptuysa öyle. Ne dersiniz, belki de bavul hazırlama konusundaki beceriksizliğimi geliştirir bu kurabiyeler? 



Kopartma: 

  • 1 paket margarin 
  • 1 su bardağı şeker
  • 1 paket kabartma tozu
  • 4 yumurta
  • un 
  • kuru üzüm 
Margarini eritip, üzüm hariç diğer tüm malzemelerle yoğurun. Elinize yapışmayacak kıvama geldiğinde dilediğiniz kadar da kuru üzüm ilave edin. 200 derece fırında üzeri renk alana kadar pişirin. Benim gibi buzdolabına atarsanız eğer, pişireceğiniz zaman çözülmesini beklemeden fırına verin. 

Afiyet olsun. 












4 Nisan 2015 Cumartesi




İsveç köftesiyle tanıştık bir İsveç mobilya Mağazası'nda. İsveç şurubuyla iyileştik. Ha bir de İsveç diyeti diye bir şey vardı ki, tüm umutlarımız onunla yeşerdi. Ta ki İsveç tatlısıyla tanışana kadar.  

Bol çocuklu doğum günlerinden birinde bir arkadaşım elinde bu İsveç tatlısıyla çıkageldi. Adı da değişik. 'Kladdkakka' (!) Yani öyle akşamüstü okuldan gelen yavrunuza yapıp, "Hadi elini yıka da gel, bak sana Kladdkaka yaptım" demeniz biraz zor olabilir. Ya da komşunuza "Komşu, bizim Kladdkaka size kokmuştur, sana da getiriverdim" deseniz aranızda sıkıntı yaratabilir.  

Adını uyarlama ihtiyacı bir yana, doğumgünü sırasında tabak benim olduğu kadar çocukların da hemen ilgisini çekti ve kısa sürede azıcık kalıverdi. Dışı kıtır, içi yumuşak brownileri seviyorsanız iyi bir alternatif.  Sevgili Tijen PAL teşekkürler ...



Yapılışı
2 yumurta 
300 gr. Şeker 
1 tatlı kaşığı vanilya
5 yemek kaşığı kakao 
100 gr. Tereyağı
1 çimdik tuz 
150 gr un (içinin yumuşak kalmasını istediğimden ben 125 gr. kadar kullandım)

Yumurta ve şekeri çırpın. Yağı eritin. Diğer bütün malzemeleri ekleyin.  Tepsiyi yağlayın.  Öncenden ısıtılmış fırında 200 derecede 15 dakika pişirin. Süresini kendi damak zevkinize göre ayarlayabilirsiniz. Daha yumuşak ve akışkan seviyorsanız 15 dakika yeterli oluyor.  
Afiyet olsun :))

3 Nisan 2015 Cuma

Yeşil iyidir, candır!

Enginar mevsimimin açıldığından birkaç yazı öncesinde bahsetmiştim. Her gördüğümde ağzımın sulanmasından, kendisine kahvaltıdaki peynir muamelesi yaparak, bittiğinde hemen gidip yeniden almalıyım hissimden burada bahsetmek istemiyorum. En azından şimdilik:))

Yıllar önce Avrupa yakasında İstiklal Caddesi'ne yakın bir ofisimiz vardı. Öğlen yemeklerinde gitmeyi en sevdiğimiz yer 'Zencefil'di. Bileni çoktur. Bir vejetaryen lokantasıdır Zencefil. Pek lezizdir yemekleri. Enginarın bu versiyonunu da orada görmüş ve yemiştim. Ege yahnisi olarak geçiyordu. 

Piyazlık doğranmış soğan, taze soğan, araka, enginar ve dereotu. Mevsimin tüm yeşilliklerinin bir araya geldiği bir potpori gibi. Zeytinyağında, az şeker, az limon suyu, az su desteğiyle fıkırdasın biraz yeter. Yeter de artar. 

Afiyet olsun:))


2 Nisan 2015 Perşembe

Domatesin çekirdeği kırmızı (mı?)



















Siz de kuru domatesi sevenlerden misiniz? Ben baya seviyorum. Ama şu avuç içi kadar kavanozlarda, lezzetsiz bir sıvıyağın içinde olanları değil. Bir-iki kez aldım ne yalan söyleyeyim ama epeydir kendim yapıyorum. Hem içine eklediğim otları kendim seçme, hem de içinde iyi kalite bir zeytinyağı olduğundan emin olma şansım oluyor. Üstüne üstlük domatesleri tükettikten sonra baharatlı bir zeytinyağı da elde etmiş oluyorum.

Piyasada paketli satılan kuru domatesler epey sert oluyor. Bu nedenle öncesinde sıcak suda 2-3 dakika kaynatıyorum. Yumuşaklığı sizin keyfinize de kalmış tabi ki. Ben çok yumuşak sevmediğimden gerçekten sıcak suya şöyle bir gösterip çıkarıyorum. Zeytinyağının da yumuşatma özelliğini gözden kaçırmamak gerek. Ardından kabuklarını soyduğum sarımsaklar, bıçağın sapıyla birkaç kez tokmaklayarak kokusunun çıkmasını sağladığım taze kekikler ve domatesler sırayla diziliyorlar kavanoza. Sıralı olması çok şart değil.En son karıştırsanız da olur. Ben sadece analitik bir başak burcu olduğumdan ve kavanozdaki güzel görüntüsünü sevdiğimden sıraladım.
Bu domatesleri ertesi günden itibaren kullanabilirsiniz. Salatalara, sandviçlere çok yakışıyor. Geçenlerde bir arkadaşlarda yaptığımız ev pizzasının üstünde kullandık. Bildiğin 'yakışmıştı'.

Afiyet olsun:))

28 Mart 2015 Cumartesi

Kapuskanın pabucu dama atıldı


Bizim evin mevcudu üç. Hal böyle olunca lahana sıklıkla aldığım bir sebze olmuyor. Geçenlerde ufak boy bir lahana bulunca hemen alıverdim. Bir kase salata, bir tencere kapuska, sonra bir tur daha salata... Yap yap bitmedi, bitemedi o ufak dediğim lahana. 
İnternette takipçisi olduğum bazı siteler, lahananın fırınlanabileceğimi söylüyordu. Denedim ve sonuç gerçekten şaşırtıcıydı. O yumuşasın diye düdüklü tencerede dakikalarca kaynattığımız; tadı tuzu yerine gelsin diye soslara buladığımız lahana, fırına girince bambaşka bir kimliğe bürünüverdi.  
İnce halkalar halinde doğradığım lahanaları fırın tepsisine dizdim. İkiye kestiğim sarımsakları her iki taraflarına sürdüm. 


Ardından her iki taraflarına zeytinyağı sürdüm.


Son olarak da her iki taraflarına tuz ve karabiber serptim.


200 derece fırında aşağıdaki gibi üzerleri kızarana kadar pişirdim.


Yanında yoğurtla ve üzerine limon sıkarak yemenizi öneririm. Bana kalırsa et yemeklerinin yanına iyi bir garnitür alternatifi oldu.